BAŞARILI KİŞİLERDEN DİPNOTLAR
Konfüçyüs: Dünyanın en bilinen filozofu bir bekçiydi M.Ö 550 yılında Çin´´de doğdu. Asıl adı "Üstad filozof" anlamına gelen Kung Fu olmasına rağmen, Avrupalılar ona Konfüçyüs demeyi tercih ettiler. Çocukluğu ve gençliği yoksulluk içinde geçti, beş yaşındayken babasını kaybetmişti.
Çok zor şartlar altında hayatta kalmaya çalışan ama kimseden karşılıksız yardım kabul etmeyen onurlu bir gençti. Bütün imkansızlıklara rağmen 19 yaşında evlenip iki çocuk sahibi olan Konfüçyüs, kendisini ilime adamıştı ama hâlâ çalışmak zorundaydı. Depo bekçiliği yaptığı yılları saraylarda öğreticiliğe terfi ettiği günler izledi. 25 yaşına geldiğinde artık birçok öğrenci yetiştirmiş saygın bir bilim adamıydı. Konfüçyüs aralarında devlet adamlarının da bulunduğu 3000´´den fazla öğrenci yetiştirmişti. İnsanlığa bilgi, ahlak, fazilet ve Tanrı´´ya saygı konularında verdiği mesajlar binlerce yıl sonra hâlâ geçerliliğini koruyor: "Sana bilmenin ne olduğunu söyleyeyim mi? Bildiğin zaman bildiğini, bilmediğinde de bilmediğini söyle- mek... Bilgi budur."
Alfred Nobel: Dinamiti icat ederken kardeşini uçurdu Nobel de çocukluğu fakirlik içinde geçenlerden... Ailesi ekmeği bile borç harç satın alabilecek kadar yoksuldu. Bu yüzden Alfred ve üç kardeşinin herbiri başka yerlerde büyümek zorunda kaldı. Babaları para kazanmak için Rusya´´ya gitmişti. Ailesini ancak beş yıl sonra yanına alabildi. Ama işleri rast gitmemiş, beklediği hayatı orada da bulamamıştı. Stockholm´´e döndüler. Bu arada Alfred de büyümüş, fizik ve kimya alanlarındaki yeteneği farkedilmeye başlanmıştı. 28 yaşına geldiğinde, kendisine ufak da olsa bir kimya laboratuvarı kurmayı başarmış, çalışmalarını burada sürdürmeye başlamıştı. O yıllarda kömür ve diğer değerli madenlerin çıkarılmasında, tünellerin açılıp, köprülerin yapılmasında dev kayalar büyük engeldi. Nobel bu yüzden özellikle patlayıcılar üzerinde çalışıyordu. Ancak yaptığı deneylerden biri hem laboratuvarına hem de kardeşinin hayatına mâlolacaktı. Bütün bunlara rağmen yılmadı. Araştırmalarına binbir zorlukla da olsa devam etti ve sonunda başarıya ulaştı. 1865 yılına gelindiğinde o artık dinamitin mucidi olarak anılıyordu. Ailesi bir anda zengin oldu, ünü ve icadı bütün Avrupa´´ya yayıldı.
Enzo Ferrari: Herkes sakatlığıyla dalga geçiyordu, ama o dünyanın en hızlı otomobilini yaptı 1898 ´´de İtalya´´da doğan Enzo, demir ta-tamircisi bir babanın oğluydu. Sakatlığı yüzünden askere alınmadı. Otomobil fabrikalarında işçi olarak çalışmaya başladı ama bedensel engeli yüzünden herkes ona aynı gözle bakıyordu: "İşe yaramaz". Bu tavır onu çok üzmekle birlikte asla yıldırmıyor, tam tersine daha da azimli olmasına neden oluyordu. Yürümekte zorlanan ve küçük görülen Enzo´´nun en büyük düşü, hızına kimsenin yet işemeyeceği bir otomobil yaratmaktı. Kafasına koyduğu bu büyük hayali gerçekleştirdiğinde yıl 1920´´ydi ve Enzo henüz 22 yaşındaydı. Katıldığı Büyük Sicilya Yarışla-rında "sakat adam arabası"yla birinci olması şahit olanları hayretler içinde bıraktı. Bundan sonra katıldığı yarışlarda da hep rakipsizdi. Hatta İtalya´´nın o zamanki lideri Benito Mussolini, Ferrari´´nin 30´´uncu yaş gününde ona "Kumandan" ödülünü verdi. Ferrari bir yıl boyunca atölyesine kapanarak zamanın en hızlı otomobilini yaratmayı da başaracaktı. 1946 yılında üretilen "Ferrari Formula 1" dünyanın ilk ciddi yarış arabasıydı. 1980´de son dünya şampiyonluğunu kazandıktan sonra, özel spor araba üretimine geçti. Bugün bir efsane olarak yollara hükmetmeye devam ediyor.
İbrahim Bodur: Eşek sırtında okuyarak bu günlere geldim